25 Ağustos 2013 Pazar

Quebec City

Montreal'den Quebec city araba ile 2,5 - 3 saat sürüyor. Ben şehre bayıldım. Eski şehir denen bölge UNESCO koruması altında. Küçücük,daracık sokakları ve bu sokaklarda çok şirin turistik eşyalar satan dükkanlar var.  Şehir, St-Lawrence
nehrinin en dar yerinde konumlanmış. Kebek yerli dilinde nehrin en dar yeri demekmiş. Nehrin karşı tarafına geçmek için kullanılan köprüler bana İstanbul'u hatırlattı.
Zeynep'in seçtiği bir Fransız restoranında lezzetli ve keyifli bir akşam yemeği yedik.
Ertesi sabah kahvaltımızı ettikten sonra dönüş yoluna geçtik.






18 Ağustos 2013 Pazar

Marche Jean Talon

Hafta sonu Toronto'dan Zeynep ve Cezmi geldi. Bugün hep birlikte buraların en meşhur pazarına gittik. Ağustos ve Eylül Qeubec ürünlerinin en bol ve lezzetli olduğu mevsim. Haliyle pazar yıkılıyordu. Herşeyi alasım geldi. Çilekler,domatesler ,yeşillikler ve daha nelen neler...Fiyatlar da gayet makul , aslında üşenmeyip ayda iki üç defa bu mevsimlerde alışverişe gitmek gerek. Şu aralar domatesin en bol ve ucuz zamanı sanırım. Hani bizde salçalık kasayla alınır ya buralarda da ketçap yapmak için alıyorlar. Türkiye'de annemlerin sorduğu soru "oralarda güzel domates buluyor musun?" du. Ben de "Anne zaten orası domatesin anavatanı" cevabını vermiştim. Hakikaten bugün tattığım domatesler başka türlüydü. Bir de aklım yabani mantarlarda kaldı. Bir dahaki gidişimde bulursam mutlaka alacağım.
Pazar turunun ardından öğle yemeği için yakınlardaki Pizzeria Napoletana'ya gittik. İtalyan mahallesindeki bu restoranı televizyon programında seyredip gözüme kestirmiştim. Çok lezzetli Napoli pizzası yedik. Herkes memnun kaldı.
Güzel bir pazar günü keşfi oldu. Yarın Quebec eyaletinin başkenti Quebec City'e gidiyoruz.

16 Ağustos 2013 Cuma

Vee nihayet...

Uzun zaman olmuş bloga yazmayalı...
Bu arada neler oldu?

Ben fransızca kursumu bitirdim. 3. sınıf beni bayağı zorladı ve gerdi. Bu süre içinde başka birşey yapmaya pek de vaktim olmadı aslında. İki tane powerpoint sunum yapmamız gerekiyordu. Ödevler, sınav stresi, ev işleri derken zaman su gibi akıp gitmiş.
Beril de sınıfını geçti. Çok sevindik çünkü son zamanlarda dersleri boşvermişti. Bütün sene boyunca alığı notlara baktım. Arkadaş edinmeye başlamasıyla eğri aşağı doğru inişe geçmiş.
Cevdet resim yapıyor yoğun bir şekilde. Resimden sıkıldıkça da evde yapılması gereken tamiratları yapıyor. 
Biz Beril'le 3 haftalığına Türkiye'ye gittik. Yoğun ve yorucu geçti. Ama Cevdet ve Maya'yı bırakıp gitmek pek içime sinmedi. Seneye hep beraber gideriz. Bu sefer acemiliğimize geldi. Gitmeden önce bir program yapmak gerekiyormuş.Neyse bunu da öğrenmiş oldum. Kendimi biraz tuhaf hissettim, İstanbul'da artık bir evimiz yoktu ama bir taraftan da sanki hiç ayrılmamış gibiydim. Tarifi zor duygular...Herşeye rağmen sevdiklerimle kısa da olsa birlikte olmak çok iyi geldi. Doping!
Geri dönmek de güzel. Ne de olsa evimiz artık burada, aslında buradaki hayatı seviyorum. İstanbul'dan bin kat daha kolay ve medeni. Tek eksiğimiz sevdiklerimiz. N'apalım her istediğimiz birden olamıyor. Teknolojiye binlerce kez teşekkür etmek gerekiyor. Nasıl da işe yarıyor skype den görüntülü konuşabilmek ! Ama burada da beni özleyenlerin oluğunu bilmek de çok güzel doğrusu :) Ben de onları çok özlemişim.
Yavaş yavaş bir çevrem oluşmaya başladı gibi. Eylül'de yeni bir okula başlıyorum , fransızca öğrenmeye devam. Bir de spor hocalığı yapabilmek için bir sertifika programına yazıldım. 
Bu arada yemek işine başlamayı düşünüyorum. Şimdilik ön araştırmadayım. Evden yemek yapıp dağıtmayı düşünüyorum. İnsanlar burada pek yemek pişirmiyorlar. Genelde hazır alıyorlar. Ben de ufaktan başlamayı planlıyorum. 
Bu arada Cevdet büyük bir işe soyunuyor. Banyomuzu değiştirecek ! Kendine güveni tam ! Şu sıralar marketlerde bayağı indirimler var.  Çok ucuza malzemeleri almaya başladık. Hadi bakalım Cevdet ....