Evet evet bu aralar bir bloğum olduğunu unuttum sanırım. Hayata tutunabilme çabası içinde çok hızlı değişebilen bir ruh hali.... İstanbul'dan döndüğümden beri içinde bulunduğum ruh halini böyle tanımlayabilirim. Şaşkın ördek gibi dolanıyorum. Kafamda bin tane şey var ama...
Neyse bugüne kadarki gelişmeleri özetliyeyim ; Cevdet bir aylığına İstanbul'a gidip geldi. İlk kişisel sergisini açtı. Başarılı bir başlangıç yaptığını düşünüyorum. Beril okula gidip geliyor. Zorlu bir okul yılı onun için ama başaracağına inanıyorum. Keyfi yerinde :)
Ben de pilates vs. dersi verebilmek için bir sertifika programına başladım. Bayağı ciddi ve oldukça sıkı bir program.Her hafta bir konu öğreniyoruz, ertesi hafta o konu ile ilgili ödev yapmamız ve sınavdan geçer not almamız gerekiyor ve de %80 başarı bekleniyor bir sonraki kura devam edebilmek için. Anatomi falan öğreniyorum, kasların kemiklerin isimleri vs. Ama en zor anatomi sınavını başarı ile atlattım. Fransızcam için part time bir okul buldum bizim mahallede. Yeni insanlar tanırım, biraz da pratik yaparım diye düşündüm. Meğer benim geçen sene gittiğim okulda bize 8 ay gibi bir sürede intermediate seviyesinde fransızca'yı öğretmişler. Benim bundan sonra yapmam gereken bol bol konuşarak pratiğimi geliştirmek. Bir de üstüne her ay para da verdiler. Daha ne olsun :) Bu merkezin amacı yeni gelen göçmenlerin bir an önce topluma entegre olması. Aklınıza gelebilecek her konuda yardım ediyorlar. Devletin çocuk yardımları ve gelir vergisi beyanı gibi konularda bize de yardımcı oldular. Hatta CV hazırlama, iş görüşmesi nasıl yapılır gibi başka ücretsiz kurslar da var. Ayrıca arkadaşlarınızı da buradan buluyorsun. İpek'le birbirimizi burada bulduk. Bir de 2. sınıf öğretmenim Carmen'le arkadaş olduk. Bu arada yan komşumla da hafta sonları yürüyüş yapmaya başladık.
Bu arada Carmen yemek işine başlamam konusunda beni harekete geçirdi. Biraz kaplumbağa hızında hareket ediyor olsam da ilk adımları atmaya başladım. Hafta sonu kendi tanıtımımı yapmak için bizim mahallede bir etkinliğe katılacağım. Neyse gelişmeleri ve detayları bir dahaki sefere bırakıyorum.
Bence Montreal'in en güzel zamanı sonbahar. Foliage dedikleri yaprakların renk değiştirmesi bu mevsim Eylül ve Ekim. Fakat bu sene Eylül yaz kadar sıcak olunca yapraklar da çabucak sararıp kızardılar. Cevdet yetişemedi :( ancak sonunu yakalayabildi. Seneye artık...
Fotoğrafları Maya 'yla yürürken alelacele çektim.