27 Ağustos 2014 Çarşamba

Göller Bölgesi Keşif Turu 1

Nihayet burnumuzu evden dışarı çıkarıp çevremizi tanıyalım turlarına geç de olsa başladık ! Başlığa numara verdim ki devamı gelsin :)

Halbuki bu yaz için ne planlarım vardı. Çalışıyor olmanın verdiği yorgunluktan mütevellit tembellik, aman evdeki şu işi de yapayım yarın gideriz gibi bilimum klasik bahaneler…
Neyse şeytanın bacağı kırılıp siftah yapıldı. Malumunuz bu yaz deniz kum güneş tatil imkanımız olamadı. Hava da 25 dereceleri gösterince hadi plaja gidelim dedim. Montreal'in kuzeyinde Laurentians bölgesindeki gölleri haritadan incelemeye başladım. Bana göre en çok denize benzeyenini bulup denemeye karar verdik. Sainte Agathe-des-Monts 'daki Lac des Sables'e gittik. Web sitesinde aksi belirtilmediği için Maya'yı da alıp gittik. Plaja köpek almadıklarını ancak plajın kapısında öğrenebildik:  (Kebeklilerde de bir lazlık var). Gölün etrafında tur atarken en azından suya ayağımı sokabileceğim bir yer bulduk. Gölün dibi kum ve oldukça da berraktı. Su da limonata gibiydi. En kısa zamanda gelip yüzmek istiyorum. Buradaki plajlar bizim plaj anlayışımızdan epeyce farklı. Bodrum ve Çeşme ile kıyaslarsak ilkel diyebiliriz. Tüm ihtiyaçlarını yanında getirmen gerekiyor. Tuvalet dışında genelde başka bir şey yok. Ama manzaralar enfes !
Dönüş yolumuzda da diğer kasabalara da şöyle bir göz atıp Sainte Sauveur'de verdiğimiz bira molası ile  günü sonlandırdık.
Bu bölge gerçekten de görülmeye değermiş. Daha sık gelmeliyiz bu taraflara 1 saatlik araba yolculuğu sadece...

5 Ağustos 2014 Salı

Kursiyer Yeşim şimdilerde neler yapıyor ?

Evet meraktasınız biliyorum en son katıldığım "iş bulma kursu" diye adlandırdığım kursa başladığımdan beri söz verdiğim halde tembellik edip gelişmeleri yazmamışım.
Geçen yıl Eylül ayında YMCA'de personal trainer sertifikası almak üzere başladığım ve yaklaşık 5 ay süren kursu da aynı dönemlerde tamamladım ve sertifikamı aldım. Bayağı ders çalışıp sürekli sınavlarla geçen zor bir 5 aydı. Bu kurs da zamanlama olarak tam da sertifikamı aldığım dönemde başladı.
Ben bayağı faydasını gördüm, epeyce bilgi edindim. Staj yeri bile buldum kendime. Muscle Up adlı tüm Kanada'ya fitness aletleri satan bir şirkette . Gerçi iş bana çok uygun bir iş değildi ama evde oturmaktan bin kat iyidir diyerek başladım. İlk günler biraz zordu. Ama çalışanlara yavaş yavaş ısındım. Bir stajyer neler yaparsa ben de onları yaptım.  Üniversiteden yeni mezun olmuşum da hayata yeni atılıyormuşum gibiydi. Staj sonrasında birkaç ay sadece cumartesileri çalıştım mağazayı açıp kapıdan gelen müşterilerle ilgileniyordum.
 Bu arada da yan komşumla ufak ufak flört tadında görüşmeye başladık. Karlar bitip de herkes kış uykusundan uyanınca pilates derslerine başlamaya karar verdik.  Bizim mahallede oturan Türk arkadaşım da sağ olsun bana güvenip katılmaya karar verdi. Gün ve saatleri kararlaştırdık ben programı hazırladım provalar yaptım falan derken Mart ortasında başladık. Hala da istikrarlı bir şekilde devam etmekteyiz , hatta grubumuza bir katılım daha oldu. İki üç dersten sonra ben de rahatladım onlar da birbirlerine kaynaştılar çok keyifle yapıyorlar. Kısa zamanda vücutlarındaki değişiklikleri fark etmeye başladılar ve kendiliklerinden ücretime zam bile yaptılar ! Zaten okul sezonu da yaklaşıyor mahallede el ilanları dağıtarak,tanıdıklara söyleyerek yeni öğrenciler bulmaya çalışacağım.
Montreal'e daha önceki gelişlerimizde University Bed and Breakfast isimli otelde kalıyorduk. Sahibi de uzun yıllardır Montreal'de yaşayan bir Türk . İkinci kalışımızda İrfan'la tanışma ve sohbet etme fırsatını bulduk. Çok hoş bir bina. İçerisininse  sıcak ve samimi bir atmosferi var. Kaldığım süre boyunca kendimi evimdeki kadar rahat hissetmiştim. Hatta sabahları kahvaltı servisi yapan Shelly'i izleyip, otelde de birlikte kaldığım arkadaşım İncilay'a : Ben de taşınınca böyle bir iş yapmak isterim demiştim.Hatta o da neden olmasın tam sana göre demişti. Biz bu konuşmayı 2012 Temmuz'unda yaptık ve artık ne dersiniz bilmiyorum Nisan 2014'te ben aynı otelde kahvaltı servisi yapmaya başladım. Shelly de hala burada ! Yaa işte hayat böyle birşey..
Her iki işi de keyifle sürdürüyorum ikisinin de bana çok iyi gelen beni besleyen yönleri var. Galiba ucundan yavaşça hayatın içine karışmaya, yaşadığım şehri benimsemeye başladım.
Artık misafirlik bitti benim için.