26 Nisan 2016 Salı

Psikolojik bir iç tahlil

Yine kendimi rutin hayatın akışına kaptırdım ve bloğumu çok ihmal ettim .. Birkaç kez keyifli birşeyleri paylaşmak istediysem de memlekette olan biten olumsuzluklar beni alıkoydu. Şimdi zamanı değil ortalık biraz durulsun diye bekledim. Herkesin keyfi kaçmış bir durumda benim buradan birşeyler paylaşmam pek içime sinmedi.
Geçenlerde konuştuğum bir psikolog bizim konumumuzdaki kişilerde 4. senenin çok kritik bir yıl olduğunu söyledi. İlk üç yıl bir nevi balayı dönemi imiş. Sonra idrak ve dank etme... Geride bıraktığın hayata özlem duyma dönemi. Ne tesadüf ki ben de 3. senenin bitimindeki benzer duygularımı yazmıştım. Evet artık burası evim, hayatın burada ve bu sistemin içindeyim. Artık bir aile doktoru edindik ve rutin kontrollerimizi burada yaptırmaya başladık. Türkiye'de sağlık sigortası yaptırmayı bıraktım oradan ilaç da taşımıyorum. Diğer taraftan da özlem duygusu artmaya başlıyor.
Ailem ve arkadaşlarımla geçirdiğim günleri düşünmeden edemiyorum. Ama buradaki yaşam tarzımı da seviyorum. Zaten İstanbul'dan da böyle bir hayat için gitmiştim, üç dört yıldır bunun hayalini kuruyordum. Ama gel gör ki insanoğlu nankör her şey bir arada olsun istiyor. Tüm bu keyifleri sevdiklerimle paylaşmak istemekten daha doğal ne olabilir ki? İşte tam da böyle bir dönemde bir anda sevgili Aslı ve Cem ziyaretimize geldi. Nasıl da güzel geldiler anlatamam.Fakat zaman o kadar kısıtlı ki onlara herşeyi göstermek istiyorum. Hızlı çekim bir Montreal turu yaşattık onlara sanırım :)
Sonrasında Cevdet'in ablası , Los Ageles'tan da dayısı geldi. Nihayet sevdiklerimize buradaki hayatımızı gösteriyorduk ... Evimiz şenlikli günler yaşıyordu. Sanırım gurbette en çok da buna ihtiyacımız var. Arkasından iki yılı aşkın bir süreden sonra  Türkiye'ye gittim. Uçak İstanbul'a inerken gerçekten kalbimin sıkıştığını hissettim. Yaşasın özlediğim herkesi görebileceğim onlara sarılabileceğim...Her dakikası dolu keyifli muhabbetli hızlı bir üç hafta... Sıra maalesef veda etmeye geldi. İşte bu durumda hislerim çok karışıktı.... Yazarken bile içim sıkışıyor. Gitmek mi zor kalmak mı ?... "Bir yere ait olmak " benim için artık farklı bir anlam taşıyor. Kendimi iki yere de ait hissediyorum. Ama ne orada ne burada tam hissetmiyorum. Tüm bu karışık duygular havaalanında check in kontuarını geçtikten sonra duruluyor. Ben bu sefer biraz daha rahattım çünkü annemi de beraberimde getirdim.
Tüm bunları yaşarken bir iki iş görüşmesi yaptım. İstanbul dönüşü başlamak üzere yeni bir yerle el sıkıştım. Benim için bu güzel bir gelişmeydi. Yeni bir tecrübe ve deneyim .... Yan mahallemizdeki küçük bir fransız cafesinde çalışmaya başladım. Amacım yeni bir Kanada tecrübesi edinmek ve ihmal ettiğim fransızcamı geliştirmekti. Alışmam birkaç ayımı aldı açıkçası zaman zaman çok da zorlandım ayaklarımın geri geri gittiği zamanlar oldu..Şimdi iyiyim birbirimize alıştık ben işe alıştım tempoya alıştım. Bir süre daha burada çalışıp bir sonraki basamağa atlamanın planlarını yapıyorum...